1. (a) anlaşmak, anlaşmaya/fikir birliğine varmak.
    The two ministers didn't close with each other until
    near the end of the meeting. (b) razı olmak, kabul/muvafakat etmek.
    The businessman quickly closed with the new offer. (c) kavgaya/muharebeye tutuşmak, kapışmak, çatışmak.
açıkla kapamak Fiil
bir açıkla kapatmak Fiil
zararla kapatmak Fiil
bir teklifi kabul etmek Fiil
biriyle anlaşmak Fiil
geminin karaya yaklaşması
biriyle yakın temas halinde hareket etmek Fiil
biriyle yakın temasta bulunmak Fiil
biriyle yakın temasta olmak Fiil
biriyle biri arasında yakın temas kurmak Fiil
biriyle yakın ilişkiler kurmak Fiil
biriyle yakın ilişkiler kurmak Fiil
ile yakın ilişkide olarak